KAÇMAK
Bugün iki kere bulunduğum ortamdan kaçmak ama koşarak kaçmak istedim. İlkinde direndim, ikincisinde ise kendimi özgür bıraktım. Bir yandan rahatladım, bir yandan daha da çok kaçmak istedim. Yetmedi. Hem özgürleştim, hem doyumsuzlaştım.
Oturdum, adı KAÇIŞ olacak bir resim yapmak istedim. Benim için KAÇIŞ dışında her şeye benzedi. Anladım ki resimle anlatamayacağım kaçışı, o zaman yazayım dedim. Öyle bir kaçış ki bu, korkak değil. O yüzden sonundaki "ş" harfinin tınısı hiç yakışmıyor. KAÇMAK daha iyi gidiyor sanki, sonundaki "k"nin sertliğiyle birlikte. Öyle bir kaçmak ki, musluktan akarcasına, o da yetmedi. Öyle bir kaçış ki kocaman bir sel gibi! Durmamacasına. Zincirlerinden kopan bir hayvan gibi! Ardına hiç bakmadan, ardına bakmayı aklına bile getirmeden! Sadece KAÇMAK!
Boğulduğumu hissediyorum bazen. O zaman kaçasım geliyor. Kaçınca da yetmiyor işte, bu sefer daha da uzağa kaçmak istiyor insan. Sonra kaçamadığına nefret doluyor içi. O nefret büyüyor, her şeye karşı nefret halini alıyor. Bu evde kalmak istemiyorum. Babama gitmek istemiyorum. Ergen gibiyim. Sonuçta istemediği şeylere mecbur bir yetişkinim. Ruhum sürekli kaçış arıyor, ufak bir delik süzülebileceğim. Ya da kocaman bir oluk, koşarak uzaklaşabileceğim. Uzun bir uçuştan sonra kapılar açıldığında uçaktan çıkmayı bekleyememek gibi bir his. O uçaktan çıkınca nasıl uçağı özlemiyorsan, uçağı bırakıp gitmiş olman nasıl koymuyorsa sana hatta hiç bir şey hissettirmiyorsa, aklına bile gelmiyorsa, işte öyle bir kaçış. Doğal, olağan, olması gereken.
İçimdeki bu his ne olacak? Derdim, içim kaçmak isterken ayaklarımın yerinde durması. Hiç bir kaçış bana yeterli gelmeyecek gibi. Yarın uçağa atlasam, Arjantin'e gitsem, sonra? Ordan da kaçmak isteyeceğim. Sonu yok. Kendimden mi kaçıyorum? Kendimden, tanıdığım herkes ve herşeyden? Kaçış hissinde aslında nedeni ve kaynağı o kadar önemsiz ki kaçarken hissedeceğin ferahlığın yanında. Vücuduna işleyen soğuk, hafif yağmur damlaları. Uzaktaki sokak lambası, yanından geçtiğin apartmanın altında konuşan iki adam. Bomboş sokak. Yürümek. Durmamak. Karşına su çıkarsa da durma, yüz! Tepe çıkarsa, tırman! Yokuş gelirse koşarak in! Hareket et artık, DURMA!
Hep aynı dükkanlar, yanından geçtiğim. Aynı yüzler, sürekli gördüğüm ve göreceğim. Aynı hisler, yaşayacağım ve hayata geçiremeyeceğim. Kaçamamaktan kaçmak istiyorum. Evet, resmen bu! Kaçamamaktan kaçmak! İnsanı boğuyor, düğümlüyor, sıkıştırıyor, mengeneye sokuyor kaçamamak. Kaçmanla yetinememek! Diyorum ya, için daha da nefret doluyor. Kırıp dökesin geliyor ama rahatlatmayacak, biliyorsun. Midem bulanıyor. Nefret ettim şu an ekinezya çayından. Ekinezyadan kaçmak istiyorum, gripten kaçmak istiyorum. Kıştan, soğuktan. Sonra sıcaktan kaçmak isteyeceğim, biliyorum. Hayatım kaçmak isteğiyle mi geçecek? Kısır döngü gibi.
Aynı palto, aynı ceket, aynı bot, aynı atkı. Aynı yemek, aynı tepsi, aynı bilgisayar, aynı ayna. Aynada gördüğün hep aynı. Aynada sövdüğün, sinirlendiğin, sevdiğin, üzüldüğün, hep aynı. Aynı kızgınlıklar, aynı şüpheler, aynı salak mutluluk anları, aynı isteksizlikler, aynı sevgiler, aynı pişmanlıklar, aynı nefret, aynı tatmin, aynı özlem, aynı hayal kırıklıkları. Hep aynı. Hep bildiğin, yaşadığın, hissettiğin, bıktığın. Ne değiştirir ki bunu? Kaçmak?
Kendi hacminin 1/378 kadarı bir mengene içinde olmak hissi. Bu istemediğin bir işi yapmak gibi bir şey değil. Yaşamak istemediğin duyguları yaşamak gibi bir şey daha çok. Daha komplike. İşi yaparsın, biter. Duygular öyle değil, hissettiklerin, olayların sana hissettirdikleri öyle değil. KALIYOR ONLAR. Bir kere korku mu hissettin? Sıçtın. Hayatının sonuna kadar içinde artık o. Bir kere pişman mı oldun? Boku yedin, artık hep pişman olacaksın!
Duygular da yaptığın fiillerle geliyor. Ama engel olamıyorsun.Yapman gerekiyor. Senden beklenen, istenen, senin normal kafadayken kendinden beklediğin. Ama aslında istemediğin.
Aynı riya, aynı salak muhabbetler, aynı ruh köreltici insanlar, aynı sıradanlık bokuna batmış insanlar. Hep aynı. Hep aynı insanlar. İNSANLAR. AYNI.
Eskiden kaçışım kapalı perdeler ve kapının ardına, yorganın altına olurdu. Artık kaçarken hava almak istiyorum. Ciğerlerim patlayana kadar içime çekmek istiyorum soğuk havayı. Üstümdekilerle, şu an kapıyı açmak, çıkmak, kapamak ve gitmek. Sadece bir adım yetecek bunu yapmama. Ama henüz o kadar özgür değil ruhum. Belki de hiç bir zaman olmayacak. Diyorum ya, kaçmak bir kere girdi benim ruhuma. Artık hayatımın sonuna kadar benle. Ne kadar değer böyle bir hayat yaşamaya? Bırakıp gidemediğin, bağımlı bir asalak gibi tutunduğun.
Yazı yazmak kadar beni rahatlatan başka hiçbir şey yok! Kaçtım, olmadı, yetinemedim. Boyadım, olmadı, benzetemedim. Yazdım, rahatladım.