KAÇMAK
Bugün iki kere bulunduğum ortamdan kaçmak ama koşarak kaçmak istedim. İlkinde direndim, ikincisinde ise kendimi özgür bıraktım. Bir yandan rahatladım, bir yandan daha da çok kaçmak istedim. Yetmedi. Hem özgürleştim, hem doyumsuzlaştım. Oturdum, adı KAÇIŞ olacak bir resim yapmak istedim. Benim için KAÇIŞ dışında her şeye benzedi. Anladım ki resimle anlatamayacağım kaçışı, o zaman yazayım dedim. Öyle bir kaçış ki bu, korkak değil. O yüzden sonundaki "ş" harfinin tınısı hiç yakışmıyor. KAÇMAK daha iyi gidiyor sanki, sonundaki "k"nin sertliğiyle birlikte. Öyle bir kaçmak ki, musluktan akarcasına, o da yetmedi. Öyle bir kaçış ki kocaman bir sel gibi! Durmamacasına. Zincirlerinden kopan bir hayvan gibi! Ardına hiç bakmadan, ardına bakmayı aklına bile getirmeden! Sadece KAÇMAK! Boğulduğumu hissediyorum bazen. O zaman kaçasım geliyor. Kaçınca da yetmiyor işte, bu sefer daha da uzağa kaçmak istiyor insan. Sonra kaçamadığına nefret doluyor içi. O nefret büyüyor, her ...