Vay be

En son yazımdan sonra kaç sene kaç ay olmuş bakmadım bile. Gereksiz yazıları sildim. Bazılarını taslak olarak kaydettim. Hali hazırda taslakta duranları baştan okudum. Son 10 senem var bu blogda özet halinde. Etkilenmedim desem yalan olur - özellikle taslaklar fena. Hayatımdaki gelişmeleri, olup biten somut şeyleri pek de anlatmaya gelmedim. Bedavaya bilgi vermeyeceğim :)

Aklımı kurcalıyordu burası son bir iki aydır filan, nedense. Geçenlerde girdim baktım ama yazmaya cesaret edemedim. Daha doğrusu cesaret mi istek mi pek emin değilim. Çünkü daha önce yazdığım bazı şeylerden memnun olmadım. Ama onlar da ben'im ve benim. Sonuçta ben yaşadım ve her şey etkiye tepki değil mi :) Yine de sildim. Hayatımda daha fazla yer kaplamasını istemedim, senelerdir bakmadığım bir blogda bile olsa. Şu an son dönemim , çalışmam gereken baba gibi finaller ve hazırlamam gereken bir bitirme projesi var ve ben burada yazı yazıyorum. Demek ki zamanı gelmiş. Özlemişim de zaten kelimelerin klavyedeki tuşlarda akıp gitmesini. Kalemle yazı yazmayı çok seviyorum ama klavyenin düşüncelerime yetişme hızını da seviyorum. 

İnsan 7'sinde neyse 70'inde de odur diyorlar ya bence öyle değil. Büyük yaşam olayları, kendini tanıma evreleri, seneler ve daha bir çok faktörün insanı değiştirebileceğine inanıyorum. Tabi kişi de buna müsaitse. Bir de yerinde sayanlar var tabi. Benim de hayatta yerimde saydığım bazı noktalar var. Ama genel anlamda değiştim, değişiyorum. Öyle hissediyorum.

İnsan bana kalırsa sürekli ama sürekli bir değişim/gelişim/dönüşüm sürecinde. Bunun olması için bolca iç görü, biraz gözlem, bolca hazım gerekiyor. Sen fark etmeden oluyor zaten her şey. Suyun içinde boğulmadan durmaya çabalarken bir bakmışsın kelebek yüzüyorsun. Ama tabi o debelenmeyi iyice yaşayacaksın, ciğerlerine suyu çekecek, boğulacak gibi olacaksın ki varoluşsal bir çabayla hayatta kalmanın yollarına bakasın. Buna mental ve ruhsal olarak da açık olmak gerekiyor tabi. Önemli bir diğer nokta da "başarısızlık" nedir? Kime göre başarısızlık, neye göre başarısızlık. Bir de gerçekten başarısız olabilirsin. Bunu kabul edip, sindirip yola devam etmek gerek. SİNDİRMEK. Her şeyin başı bu :) Her şeyin başı su? Makine değilsin -ki makine nedir? Üstüne bir bardak su at bozulsun demişti biri geçenlerde Elon Musk'a, dünyayı feth edeceği rivayet edilen robotlar için.

Mesela bence depresyon, değişmesi gerektiği halde değişemeyenlerin hastalığı olabilir. Değişmesi gerektiğinin farkında değildir, değişmekten korkuyordur, işine gelmiyordur, bunun için sağlıklı ortamı yoktur,  etrafındakiler değişmemesi için onu farkında olarak ya da olmadan zorluyordur, vs vs. Ha, hayatımda bir "sıçrayış" filan olmadı. Yoga eğitmeni olmadım, Hindistan'da 3 aylık meditasyon eğitimine katılmadım, ayahuasca içmedim. Bilemiyorum işte, ölene kadar sürecek değişim sürecindeyiz hepimiz. Durmadan büyüyoruz sonuç olarak.

Bir de kendini her iki yönden de unique düşünmemek gerekiyor. Şöyle ki en büyük, en yüce, en kutsal duyguları sen yaşamıyor olabileceğin gibi, en dipte olan ya da en çaresiz olan da sen olmayabilirsin. Sokakta yürürken yanında geçenlerin özel hayatlarında nelerle mücadele ediyor olabileceğini düşün. Ama cidden düşün. İşte sen de onlara göre sokakta yürüyen ve kendi mücadelesini veren birisin sadece. Onlara göre de kendi dertleri unique.

Büyümeye dönersek, ben geçtiğimiz seneler boyunca büyümenin yetişkin olmak ve yetişkin sorumluluklarına sahip olmak olduğunu zannediyordum. O yüzden de büyümekten, büyümüş olmaktan nefret ediyordum. Değilmiş. İçsel, zihinsel, ruhsal bir şey gibi görünüyor :) Daha yolun başındayım. Oysa ben her şey için çok geç kaldığımı sanıyordum. Nefes aldığın ve kendini koltuktan/yataktan kazımayı başardığın sürece her şey mümkün. Umarım Allah bana şu anımı aratmaz. Tek dileğim bu.

Artık eskisi kadar internette gezinmediğimden yazımı görsellerle süslemedim. Gelenektendir, bir tane iliştireyim :)

Herkesin IKIGAI'sini bulması ve ona sımsıkı sarılması dileğiyle.

İki kıyağım daha var. Bu ikigai için: 
 

Bu da sen ne kadar değişsen de, eğer içinde fazla duyarlı bir deli varsa onun değişmeyeceğini, insanların bunu anlayamayabileceğini ve anlamaları gerekmediğini ve bunun seni sen yapan şey olduğunu bilmen ve o tarafını sevmen için:
 
Belki daha sonra tekrar görüşürüz :)