Şimdi, şöyle bir durum var. Eğer kafan biraz çalışıyorsa; düşünüyorsun. Düşününce de detaylar artıyor. Bu sefer karar vermek zorlaşıyor. Karşına çıkan bir fırsatla yetinmiyorsun, bunu tercih edemiyorsun. Edebilirsin tabi, seçim meselesi. Yetinmek mi önemli, tatmin mi?

Okul başlıyor bugün yine. Çalıştığım süre boyunca yaptığım işi gerçekten seviyordum. Ama diğer yandan akademik kariyerimi de ilerletmek istiyordum. -Zaten hala ne iş yapmak istediğimi bilmiyorum. Bunu sorun olarak görmemeye çalışıyorum. Diğer yandan millet karşısına çıkan ilk fırsata atlıyor, senelerce eşek gibi çalışıp para kazanıyor, neyse!- Şirketin gidişatıyla birlikte benim yaptığım işler de değişince, akademiye ağırlık vermeye karar verdim. Araştırdım, laf olsun diye okumak istemedim. Ya da sadece yüksek lisans diploması sahibi olayım diye. Gerçekten öğrenmek isteyeceğim şeylerin okutulduğu bir bölüm istedim. Ne yazık ki Türkiye'de bulamadım. Yurt dışına gitmek de istemediğim için, burada kötünün baya iyisi bir okula/bölüme kaydoldum. Ne var ki geçtiğimiz dönem hayal kırıklığıydı. Dersler beklediğimden çok daha felsefik, ortam düşündüğümden daha donuktu. Felsefe ve donukluk bir arada yürümüyor bence. O yüzden de dersleriden biri benim gözümde patladı. Bir diğeri seçmeliydi. Bilinçsiz bir seçmeli kaydı yaptırmışım, içim dışım makale oldu. Ama öyle böyle değil.

Bir örnek vereyim, New Media Old Media diye bir kitap var. O kitapta da bir ton makale var. Kitabın pdf halini indiriyorsun internetten, her hafta hocanın söylediği 2-3 makaleyi okuyup geliyorsun. Makalelerin akademi İngilizcesi olduğunu söylememe gerek yok. Önce zaten "peril, genealogy, delineate, conundrum, disavow, animus" gibi bir ton kelimeyi makaleleri okurken öğrenmek gerekiyor, sonra da diğer paragraflar boyunca aklında tutman ve sonuçta okuduğun şeyi anlayıp tartışabilecek vaziyete gelmen. Dersi bıraktım!

Bu dönem çok az bir farkla da olsa daha tecrübeliyim. Hocaları tanıyorum, tarzlarını biliyorum. Tanımadıklarım da var. Yeni yeni dersler, sınıflar, kağıtlar, raporlar. Şimdi durumumdan çok memnun olmasam da derdim; başladığım işi bitirmek. Üstelik gerçekten güzel bir okul, güzel bir bölüm. Bunu biliyorum. Umarım bu dönem beklentilerim daha fazla karşılanır ve dersler umduğum gibi teorik/pratik "doğrularında" geçer ve felsefenin dibine dalmaz. Gerektiğinde felsefenin dibine yaklaşabilirim rahatlıkla, ama binlerce lirayı bunun için vermiyoruz, değil mi? Kafaların güzel olduğu bir arkadaş toplantısında değiliz neticede.

Öperim.